Hikaye 2. Dünya Savaşı'nda savaş muhabiri olmak isterken derginin sorun bölümünde çalışmaya başlayan bir kadının hikayesi. İtiraf etmeliyim ki 300 sayfa olan bu hikayenin daha 50. Sayfasına gelmeden kitabın sonunu tahmin edebilirsiniz. Ama güzel olan kısım şu ki hikaye o dönemle ilgili çok fazla bilgi veriyor. 2. Dünya savaşını görmeye cepheden sokağa taşıyan bir kitap. Geride kalan halkın neler yaptığına dair binlerce bilginiz oluyor ve özellikle bu kısımları okumak benim için çok keyifliydi. Emmeline' in arkadaşıyla ilgili ilerleyen bölümlerde gelişen şeyler bana saçma gelse de kullanılan dili ve dediğim gibi o dönemin "normalleşen hayatını" okumak çok keyifliydi. Kitabin sonunda yer alan "yazarın notu" kısmında ise hikayede yer alan bazı kısımların gerçekten o dönemin dergilerinden esinlenerek yazıldığını görmekte çok güzeldi.
Herkese Merhaba !
Uzun zamandır bu tarz bilgilendirici bir yazıyla gelmiyordum. Bu gün benimde çok zorlandığım bir konu da sizinle konuşmak istedim. Kendi tarzımıza uyan bütün kitapları okumak çok eğlenceli oluyor ama iş klasik okumaya geldiği zaman hem çekiniyor hem de zorlanıyoruz. Elbette bunu kendimden biliyorum. Ben işe biraz zordan başladım. İlk okuduğum kitap Sefiller'di ve onu okurken araya dört tane daha kitap aldım. Ne kadar zorlandığımı sanırım anlamışsınızdır. Ancak ilerleyen zamanlarda öyle olmadı çoğu klasiği severek okudum. Değişen neydi peki ? Tabii ki kitap seçimleri !
Kitap seçimleri gerçekten çok etkili oluyor. İnanın bana Tolstoy'un Anna Karanina'sıyla Kreutzer Sonat'ını okumak aynı şey değil. Bu yazımda size küçük birkaç tavsiye ve kendimce yeni klasik okumaya başlayanlara birkaç kitap tavsiyem olacak.
Hadi başlayalım.
1- Kısa ve akıcı hikayeler
2- Klasik okuma sıklığı
Herkesin belli bir okuma zevki var. Siz fantastik kitap okumayı seven biriyseniz sürekli klasik okumak sizi hem sıkacak hemde kitap okuma alışkanlığından uzaklaştıracaktır. Bunun için benim uyguladığım taktik şu ; eğer şuan da kendi tarzıma uygun bir kitap okuyorsam daha sonra bir klasik okumaya çalışıyorum. Bir klasik bir kendi tarzım şeklinde gittiğim zaman sevdiğim kitapları okumak için elimdeki klasiği bir an önce bitirmeye çalışıyorum. Bu taktik bende gerçekten işe yarıyor. Umarım sizde de işe yarar.
3- Klasikte kendi tarzınızda okumak
Bir hikaye hem klasik hemde tam sizin tarzınızda olduğu zaman inanın çok kolay bir okuma olacaktır.Örneğin türk klasiklerinde bunu bulmak çok daha kolay. Mesela Aşk-ı Memnu dizisini sevdiyseniz ya da Çalıkuşu dizisini okumaya onların kitaplarından başlayabilirsiniz. Ben türk klasikleri okumaya Aşk-ı Memnu okuyarak başlamıştım. Bu hikayeyi aklımda daha kolay canlandırmama ve haliyle dili her ne kadar ağır olsa da okumamı kolaylaştırmıştı.
Umarım bu söylediklerim işinize yarar. Yazıda bahsettiğim kitapların hepsi için size aşağıda bir link bırakıyorum. Linkler kitaplar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmanızı sağlayacaktır.
Stefan Zweig hikayeleri için burayı , Aşk-ı Memnu incelemesi için burayı tıklayabilirsiniz !
Bu kitap hem tam Stefan Zweig tarzı hemde değil. Olayı bizzat okumak başkasının başından geçen olayı dinlememek çok güzeldi. Resmi çizilen bir kadının o resim için ya da daha doğrusu o resme yüklediği anlam için verdiği çaba çok etkileyiciydi. En beğendiğim kısım kesinlikle sonu oldu. Kitap ayrıca inançlar üzerinden anlatılıyor ve çizilen bir Meryem Ana resmi.
